Şampiyon olamayan en iyi pilot kim derseniz hiç şüphesiz agresif pilot Gilles Villeneuve ismi akıllara gelir. 1950 doğumlu Kanadalı pilot otoritelerce Formula 1 tarihinin gördüğü şampiyon olamamış en iyi pilot olarak kabul edilir.
Yarıştığı dönemde herkesi kendine hayran bırakan ve agresifliğiyle gönüllerde taht kuran Villeneuve’ün yarışlarla tanışması drag yarışlarıyla olur. Drag yarışları Gilles'in yarışma sevdasını gideremeyince, meşhur Jim Russell yarış okuluna kayıt olur ve efsanevi Mont Tremblant pistinde lisansını alır. Herkesten 2 yaş daha eski bir Formula-Ford aracıyla harika bir ilk sezonun ardından katıldığı 10 yarışın 7'sini kazanır ve 1974 yılında Formula Atlantic'te yarışmaya başlar. İlk yıl ağır bir kaza sonucu sakatlanır ancak 1975'te Gimli Park'ta ilk birinciliği, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında gelir. Ertesi yıl ise yarışların biri hariç hepsini kazanarak, seriyi domine eder ve bunu 1977'de de tekrarlar.
Gilles, aynı zamanda Snowmobile yarışlarını kovalamaktadır, burada kazandığı başarılar Formula Atlantic kariyerinde Snowmobile takımının üreticisi tarafından desteklenmesini sağlar. Her genç yarışçının başındaki parasızlık problemini böylece biraz olsun çözmüş olur. Başarıları, James Hunt tarafından keşfedildiği o güne kadar sürer.
McLaren ile ilk ve son yarışına Silverstone'da çıkar. Piste çıktıktan bir süre sonra hızlanmaya ve spin atmaya başlar. Çok kısa bir süre sonra da aracın limitlerini öğrenmeye başlayıp, spinler yerini birbirinden hızlı turlara bırakmaya başlar.
İlk yarışında McLaren ile gösterdiği harika performans onun McLaren'deki kariyerini garantileyecek gibi gözükür. Ancak durum beklendiği gibi olmaz. Teddy Mayer ve James Hunt'ın tüm çabalarına rağmen para kaynağı Marlboro, uzun kariyeri boyunca hiçbir şey başaramamış Jochen Mass ile devam etme kararı alır. Muhtemelen Frank Williams'ın 1984 sezonu için Jonathan Palmer'ı Ayrton Senna'ya tercih etmesinin ardından, F1'in en büyük ikinci yöneticilik hatası böylece yapılmış olur.
Ancak Villeneuve için Formula 1 macerası henüz yeni başlamaktadır. Kanadalı pilotun cesareti ve hızını gören Enzo kendisini takıma dahil eder. Villeneuve'ün ilk yarışları pek iç açıcı değildir. Fuji pistinde yan yana geldiği araçla tekerlekleri temas edince havalanarak pist dışına doğru taklalar atar. Bundan dolayı yasak bölgede yarışı izleyen iki Japon seyirci hayatını kaybeder.
1978'de Villeneuve, hızı kadar yarış dışı kalma konusundaki üstün becerisini de sergiler. İtalyan gazeteler, Kanadalı pilotun bıçak sırtı gibi sürüş stilini eleştirip değiştirilmesi gerektiği konusunda yorumlar yaptıkça, Enzo Ferrari oğlu gibi sevdiği pilotuna sahip çıkar. Sezon sonuna doğru Formula1'in kar yağışı altında yapılan eşsiz yarışında, bugün adını taşıyan pistteki ilk zaferine ulaşır.
1979 sezonu ilerledikçe Formula 1'in en popüler, ismi haline gelen Villeneuve ilerleyen sezonlarda agresifliğine devam eder. İmkansız geçişleri zorlayarak dikkatleri üzerine çeken pilot 1982 de Belçika GP’sinde sıralama turlarında en iyi dereceyi yapabilmek için önündeki ilk takım arkadaşı, March pilotu Jochen Mass vardı. Mass, Gilles'in dışarıdan geçeceğini düşünerek yol verdi ancak, yanlış yöne doğru. Bitmiş lastiklerle tutunmayı sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremeyen Ferrari, 30 metre boyunca havada defalarca taklalar atar, Gilles ön koltuğundan pistin karşı tarafındaki tel örgülerin önünde kadar fırladığında nüfus kağıdına göre 32, çoğunluğa göre ise 30 yaşındadır.
Efsane pilot "eğer biri bana üç dilek hakkım olduğunu söyleseydi, birinci dileğim yarışmak, ikincisi Formula 1'de olmak, üçüncüsü de Ferrari kullanmak olurdu." diyerek, Formula bir tutkusunu bir cümlede özetlemiştir.