Türk milleti olarak her şeyi tam “gaz” yaşamaya bayılıyoruz…
En ufak bir olayı “ballandıra ballandıra” anlatmakta bu dünyada üzerimize yoktur sanırım. Bunlardan biri olan ve anlamını dahi bilmediğimiz bir terim var “derbi maçı”.
bilinenin aksine birinci sınıf bir "derbi maçı" bir ülkenin iki büyük takımı veya aynı şehrin iki büyük takımının karşılaştığı müsabaka değildir.
derbi maçı; sosyal, kültürel, mezhep farklılığı, görüş ayrılığı gibi belirli bir sebepten dolayı aralarında fark bulunan iki spor kulübünün kendi aralarında yaptığı maçtır.
bu tür maçlar "rivaliers" olarak adlandırılır. bir de şehir derbisi denilen maçlar vardır ki bunlar aynı iki şehirde bulunan iki takımın veya komşu olan iki ilin veya ilçenin birbirleriyle yaptıkları maçlardır. "city derbies" olarak da bilinen bu derbiler dünyanın her yerinde vardır. kimi fazla izlenir kimi fazla izlenmez. o yüzden bu tür şehir derbilerine ikinci sınıf derbiler denir.
"rivaliers" olarak bilinen derbilere bir kaç örnek verelim.
bunların en büyüğü hiç süphesiz boca juniors - river plate karşılaşmasıdır. bariz bir şekilde sınıf derbisi olan bu karşılaşma iki ateşli taraftar grubunu daima karşı karşıya getirir. arjantin'deki düşük gelirli insanların gurur kaynağı olan boca juniors ile zengin aristokrat sınıfını temsil eden river plate takımlarının mücadele ettiği bu sosyal statü derbisi arjantinliler için ölüm kalım olayıdır. superclasico diye adlandırılan bu derbide holiganizm öyle abartılmıştır ki artık mezarlıklar dahi bocalılar - river plateliler diye ikiye ayrılmıştır.
dünyanın en büyük derbisi olan superclasico'yu takip eden derbi maçı ise iki farklı mezhebi stadyumlarda karşı karşıya getiren old firm olarak da adlandırılan glasgow celtic - glasgow rangers maçıdır. bu derbi maçı superclassico'nun derbiler listesindeki yerini tehdit eden en büyük derbidir. nehrin iki kıyısında yaşayan protestanlar ile katolikleri karşı karşıya getiren bu müsabaka tarih boyunca önemini yitirmeyecektir.
simon kuperin futbol asla sadece futbol değildir kitabında gecen "… protestanların takımı olan rangers tarihi boyunca transfer ettiği sadece iki katolik futbolcusunun attığı gollere sevinmemiştir. iki protestandan biri mourio johnston adında bir oyuncudur. rangers taraftarı johnston gol attığında şayet o maç 1-0 bitmişse golü saymıyorlardı." satırları bu maçın taraftarlarca maçtan çok bir mezhep kavgası olduğunu hatırlattırır.
derbilerin belirli bir anlamı olduğunu şiddetle savunan biri olarak en önemli derbiler sıralamasında üçüncü sırada el clasico adı ile anılan real madrid- barcelona maçı vardır. sebebi ise real madrid’in kral ve kralcıların takımı olması, barcelona’nın ise kralın egemenliğini reddeden katalanların takımı olmasıdır.
arjantin'de river plate veya boca juniors taraftarı olmak bir ekol ise ispanya'da da barcelona veya real madrid taraftarı olmak bir ekoldür. her katalan, milliyetçi duygularla barcelona taraftarıdır. barcelona'da yetişen bir çocuk türkiye'deki gibi beş yaşına kadar annesinin, 10 yaşına kadar da babasının taraftarı olduğu takımı tutmaz. orada doğan çocuklar barcelona taraftarı olarak doğar büyür ve ölürler. barcelona'da büyüyen kızlar türkiye'deki gibi sevgilisinin taraftarı olduğu takımı tutmaz, bir futbolcu yakışıklı diye o takımın taraftarı olmaz. her ne olursa olsun barcelonalıdır ve barcelona'yı tutar. aynı şekilde real madrid taraftarı da böyle tanımlanabilir.
ingiltere'de ise yahudilerin kurduğu kulüp olan tottenham ile arsenal arasında oynanan maçlar derbi konumundadır. ayrıca işçi sınıfının takımı olan liverpool ile beyaz yakalıların takımı manchester united'da bu kategoriye girer. ayrıca manchester united - manchester city ve sunderland - newcastle united müsabakaları ingiltere'nin en ateşli şehir derbileridir.
diğer yandan nasyonal sosyalistlerin takımı lazio ile roma maçları da rivaliers kategorisine girer. son zamanlarda ise lazio ile livorno maçları iki farklı ideolojiyi karşı karşıya getirdiği için dikkat çekicidir. ayrıca italya'da arsitokrat ve elit tabakanın takımı ac milan ile varoşlardaki insanların takımı inter milan arasındaki müsabaka da birinci dereceden önemli derbi maçına örnektir.
ülkemizde ırk, sosyal sınıf, statü, sosyal, kültürel, mezhep farklılığı, görüş ayrılığı gibi ayrımcı etmenler olmadığından dünyanın ikinci sınıf olarak gördüğü sehir derbileri bizde birinci sınıf konumundadır. “city derbies” denilen bu derbiler her şehir veya bölgede bulunur. galatasaray - fenerbahçe maçı bunlardan biridir. buna benzer küçük derbiler taraftar sayısına oranla dünyanın her yerinde aynı heyecan aynı atmosfer ile oynanır. bu ister "rivaliers" gibi önem verdiğimiz için onlarla birlikte sayıp derbi diye adlandırdığımız ve sayfalarca yer verdiğimiz galatasaray fenerbahçe maçı olsun, ister maçlarına en fazla 5000 kişinin geldiği ünyespor - fatsaspor maçı olsun. bunların hepsi şehir derbisi statüsündedir.
öte yandan kızılyıldız - partizan, olympiakos - panathinaikos, shaktar donetsk - dinamo kiev gibi iki ülkenin önemli takımlarının karşılaşması da bulundukları ülkelerdeki en güçlü takım olmaları açısından derbi diye nitelendirilir.
"İkinci olarak Old Firm adı ile anılan Celtic- Rangers maçları din derbisidir ki bu derbi maçı River- Boca derbisinin yerini tehdit edecek kadar büyüktür." demişsin Fatih abi ama hiçbir derbi 1968'te Boca'lıların 71 River'lıyı yakarak resmen katletmeleri kadar tehdit edici değildir.
YanıtlaSilBu yüzden forza Boca-River :)
tabiki boca river en büyüğü tehdit edecek dediysek ele geçirecek demedim basit bir tehdit işte :) anlarsın sen :)
YanıtlaSil