Terimleşmek
Milli Takım Dünya Kupası’na gidememenin şaşkınlığını henüz üzerinden atamamışken teknik direktör kavgası ortaya çıkıverdi.
Yerli mi yersiz mi yabancı mı uzaylı mı tartışmaları bir yana dursun terim’in milli takımı bırakması çoğu insana derin bir ohh çektirdi.
Bunlardan biri de benim.
Sebepleri aslında çok açık. Ama bu sebepler arasında Dünya Kupası’na gidememek benim için ikinci hatta üçüncü planda. Milli Takım’ı oyun konsollarındaki kişisel takımı gibi yöneten ve başarısızlık halinde dahi bu kararında ısrar eden Terim bu zamana kadar yaptığı yanlışların kendinden kaynaklandığı gerçeğini hiçbir zaman kabullenmek istemedi. Lider olmayı kibirlenmek ve ukalalaşmak olarak gören Terim kendini içinden çıkılmayacak bir bataklığa sapladı. Çırpındıkça battı.
Bu kibirli ve ukala tavrı, alçakgönüllü ve mütevazi insanları daha bir sıcak bulan türk halkını kendisinden iyice soğuttu. Türk halkı artık Terim’i istememekten öte Terim’den nefret etti. Bunun tek sebebi ise Terim’in kendisiydi.
Sadece kendisi kibir gösterse yine iyiydi. Terim’in adamları diye futbol tarihine çoktan beridir geçmiş olan futbolcular bu kibrin etkisinde kalarak kendilerine rol model olarak Fatih Terim’i seçtiler. Sorun buydu. Terim ve Terim’in adamlarının ayağı bu yüzden yere hiçbir zaman düzgün basamadı. Tribüne doğru parmak sallamalardan tutun da protesto eden taraftara “erkeksen buraya gel” diye kabadayıca davranan futbolcular tamamen Fatih Terim’in ürünüdür.
Tabiî ki taktiği, stratejiyi ve hitap edeceği kitleyi iyi bilmek önemli ama her şeyden daha önemlisi “haddini” bilmektir.
İşte Terim ve kurmayları burada en büyük hatasını haddini bilememek ile yaptı. Bosna maçından sonra hakem hakkında “Fatih Terim’i oyundan attım diye Portekiz’de havasını atar demesi” en son hadsizliğiydi bence. “Ders almam ders veririm” sözünden asıl ders alması gereken Fatih Terim’di. Ama almadı ve dersini Estonya gibi Avrupa’nın 5. sınıf takımlarından alması, burnundan kıl aldırmayan Terim’i iyice hadsizleştirdi. Kaçan Dünya kupası treninin ardından yapacak bir hamlesi kalmayan Terim, kariyerinin sonlarına gelmiş ve kariyeri boyunca hiçbir başarı elde edememiş futbolcular gibi sağa sola saldırmaya başladı. Amiyane tabirle hızlı bir şekilde öfkeyle kalktı ancak zararla oturdu.
Elindeki futbolcularla yetinmek isteyen Fatih Terim gurbetçi genç yetenekleri takıma kazandırmaması başarısızlığın en büyük nedenlerinden biriydi. “Malik Fathi’yi biz arap sanıyorduk”, “Mesut Özil’i Almanya 21 yaşaltında oynayana kadar duymamıştık”, “Gökhan İnler ve Eren Derdiyok’u İsviçre A Milli Takımı’yla oynarken gördük” diyen bir Milli Takım hocasından ancak bu başarısızlık beklenirdi. Sen gurbetçi futbolcuların performansını görmeden Brezilya’dan devşirme oyuncu için çırpınırsan alacağın en iyi sonuç Estonya ile deplasmanda berabere kalmaktan başka bir şey olmaz.
Aldığı astronomik maaşa rağmen genç yeteneklerin üzerine eğilmeyen aksine devamlı kendi adamlarını formsuz dahi olsa milli takıma çağıran Terim bu ve bu gibi hatalarla Milli Takımımızı Güney Afrika Dünya Kupası’na götüremedi.
Milli takım’ın Euro 2008’de aldığı başarıda Fatih Terim’in payı sıfıra yakındır kanımca. “Besmele çek topa vur yaratana sığın gol olsun” mantalitesiyle sahaya çıkan bir futbol takımıyla yaradana sığınarak gol bulan Terim, milli takımın üçüncü olmasında yine haddine olmadan en büyük payı kendine çıkardı.
Artık Türkiye’de “haddini bilmemek” kelimesi “Terimleşmek” kelimesiyle eş anlama geldi.
Şimdi önümüzde yeni bir dönem yeni bir sayfa var. Aslında olayı kökten çözmek lazım. 13 -15 – 17 yaş altı milli takımındaki futbolcuları gerçek bir futbolcu disipliniyle yetiştirmek bu çözümün başlangıcıdır. Zaten küçük yaşlarda tam bir futbolcu disipliniyle yetişen futbolcular gelecek turnuva ve kupalar için gerçekten umut vaad edecektir. Bu tarz bir ekol için benim önerim Abdullah Avcı'nın Ümit Milli Takım'ın hocalığına ayrıca A Milli Takım'ın da teknik direktör yardımcılığına getirilmesidir. Teknik direktör konusunda ise disiplinden taviz vermeyen futbolcu yetiştirmenin ne demek olduğunu bilen ayakları her daim yere basan, hiddink geri kalanı halledecektir.
Eğer böyle olmayıp altyapıya önem vermezsek yapacağımız şey yine Fatih Terim gibi bu ülkenin futboluna zarar vermektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder