Son yıllarda her maçtan önce insanı saran bir tedirginlik var. Bu tedirginlik özellikle milli maçlarda artıyor. Sebebi ise holigan faaliyetlerinin bir uzantısı olan ırkçılık. Dünya futbolunda bu konuda son yıllardaki tatsız olaylar göz önüne alındığında dehşet verici bir tablo gözler önüne seriliyor.
Tribünlerde ve sahada yaşanan ırkçılığa örnek vermek gerekirse en fazla örneği hiç şüphesiz SS Laziolulardan veririz. İspanya’da ise Espanyol’un azımsanmayacak kadar ırkçı faaliyetleri vardır. İtalya’da durum düşünülenin aksine daha fazla. Mesela İtalya’da Yahudi futbolcu Ronnie Rosenthal ırkçı çevreler yüzünden Udinese’de bir maç dahi oynamadı. Yine Lazio’dan Surinam’lı Aaron Winter ile Ganalı David Ola’nın durumu içler acısıydı. Özellikle Aaron Winter Lazio ile ilk maçına çıktığında kendi taraftarlarca uğradığı hakaret ürkütücü ve düşündürücü boyuttadır. Bu iğrenç saplantı Almanya’da da dehşet verici boyuttadır. Almanya’da yapılan bir ankete göre Alman taraftarların %30u kendisini Neo-Nazilere yakın hissettiğini söylüyor. İngiltere’de ise bu davranıştan nasibini alan en büyük kulüp Yahudilerin kurduğu kulüp olan Tottenham Hotspur. Hatta adlarına tezahürat bile var. “Oooo Tottenham’lı Yahudiler” diye başlayıp Hitler’e atıfta bulunan mısralarla ne kadar çirkinleştiklerini gösteriyorlar.
Yakın bir tarihte Lazio’lu futbolcu Di Canio’nun gol attıktan sonra tribünlere yaptığı Hitler selamı ise bu terbiyesizliğin futbolcular arasına girdiğinin göstergesi. Sadece Di Canio olsa iyi. Paraguay’ın sıra dışı kalecisi Jose Luis Chilavert’i daha düne kadar severdim. Ama bu tecrübeli kalecinin Roberto Carlos’a 2002 Dünya Kupası elemelerinde “kalk ayağa yerli parçası” demesi sevenleri arasında karizmayı çizdirmeye yetti bile. Ayrıca ilginç ırkçı olaylar bunlarla da sınırlı kalmıyor. Bu terbiyesizlik hocalara da sıçramış durumda. İspanya teknik direktörü Aragones’in Jose Antonio Reyes’e Henry'i kastederek, ''çık o pis zenciyi sahadan sil'' demesi ve bunun basına yansıması tepki çekti. Ardından gelen özürler ise Henry’in gönlünü almaya yetmiş midir bilinmez ama İspanya’nın prestijine büyük bir eksi koymuştur. Bir diğer Barcelona’lı Eto’o ise Bilbao teknik direktörünün “Düne kadar ağaçta oynayanlar şimdi yere inip insanlara tükürüyor” sözüne maruz kaldı. Eto’o, son zamanlarda İspanya’da futbolundan daha çok kendisine yapılan ırkçı saldırılarla adı ön plana çıkmaya başladı. PSG kulübü ise Fransa’nın en ırkçı takımıdır. Tribünlerinde her maç asılı duran “sadece beyazlara ait” pankartı sanırım her şeyi açıklamaya yetiyor. Verona Başkanı taraftar kızacağı için Patrick Mboma’yı asla almayacaklarını söylemesi inanılmaz bir şekilde ırkçılık saplantısıdır. Eski Lazio’lu Sinisa Mihajlovic’in Patrick Vieira’ya “boklu bir kara maymunsun” demesinin ırkçılıkla alakası olmadığını söylemesi futbol otoriteleri tarafından yüzyılımızın inkârı seçildi. Yine İtalyan futbolcu Gianluigi Buffon’un bir İngiltere maçına üzerinde faşist slogan “teslim olanlara ölüm” yazan tişörtle oynadı ve anlamını bilmediğini iddia etti. Aynı Buffon Parma’da iken 88 numaralı formayı giyerdi. Almanlarca kutsal sayılan bu sayı Heil Hitler demenin rakamlarla söyleniş tarzıydı HH olarak. Çünkü H Almancanın 8. harfiydi.
Tribünden sahaya Emmanuel Olisadebe için muz atan Polonyalılar’dan tutun da 1916’daki Güney Amerika Kupası’nda Uruguay Şili’yi 4-0 yenince Şili heyeti “Uruguay maçta 2 siyahi futbolcu oynattı. Onlar insan değil” diye maçın iptalini istemesi insanda bu tür kişilere karşı bir acıma hissi uyandırıyor. İspanya ile İngiltere arasında yapılan maçlarda Ashley Cole için çıkarılan maymun sesi statlardan eksik olmuyor. Ve bunlar gibi BİNLERCESİ…Bize gelince böyle bir arenanın dışında kalmamız mümkün mü? En keskin örneği Trabzonspor’un eski başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın İngiliz futbolcu Kevin Campell’a “yamyam” demesidir. Bu sözü ona sorulduğunda “arap demek istemiştim aslında” diyerek olaya ilginç bir boyut kattı. Campell bu sözden sonra ırkçıların beşiğine geri dönmüştür. İlginç benzetmelerle dikkatleri çeken Mehmet Ali Yılmaz yine bu futbolcu için “gol makinesi aldık çamaşır makinesi çıktı” demiştir. Neyse ki Mehmet Ali Yılmaz yabancı hocalardan gâvurlar diye bahsedip sadece ten rengine takılmadığını gösterdi. Campell’dan sonra Çarşı’nın sevgilisi Pascal Nouma Star gazetesinin haberiyle yamyamlıktan nasibini aldı. Yine Pascal Nouma için Hakemlerimizden birinin “zenci arkadaş” tabirini kullanması medyanın tepkisini çekmişti. Her ne kadar hakem arkadaş özür dilese de şunu da unutmayalım ki Pascal Nouma Fransa’da ırkçılarla mücadele eden derneğin kurucu üyelerinden. Yine ülkemizde oynayan Mali’li Coulibaly ve Samuel Johnson’a arkadaşları sevimli maymun derdi. Ve bunun gibi yüzlercesi….Holigan azgınlığı ve ırkçılığın had safhada olduğu Avrupa’da futbolu seven gerçek taraftar kendine göre önlemler almaya çalışıyor. Bunların başını İngiltere merkezli “ırkçılığı bir tekmede futbolun dışına atalım” kuruluşu çekiyor. Buna benzer dernekler hemen hemen Avrupa’nın her ülkesinde var. Avrupa’nın genelini kapsayan en anlamlı kampanya ise Avrupa Konseyi’nin hepsi farklı hepsi eşit kampanyası. Irkçılığa vurulan en anlamlı darbe ise siyah ve beyazların karıştığı Fransa Milli Takımı. 98 yılında düzenlenen Dünya kupasını alması ardından da 2000 yılında düzenlenen Avrupa Kupası’na uzanması horozların ırkçılara karşı “bu da size kapak olsun” mesajı gibiydi.Netice olarak ırkçılık, “kendi gibi olmayandan” hoşlanmamanın değişik versiyonu. Futbolun gerçek taraftarı ise sahada ırk mücadelesi değil büyüleyici futbol istiyor. Fransa Milli Takımının yaptığı gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder