Bu Blogda Ara

15 Aralık 2009 Salı

Futbol Yazarı Olmak Veya Olamamak…

Futbol yazarı olmak bulunduğu kabın şeklini almak demektir. Bu bağlamda ise işini özgürce yapamamak ve belirli bir kitleye hitap etmekten başka çaresi yoktur.

Ben bunu kısaca skor yazarlığı veya gazetelerin köşelerini süsleyen kendi takımını holiganvari duygularla ateşleyen bir nevi amigo olarak nitelendiriyoruz.

Haber yazmak için buluttan nem kapan açıkgözlü spor medyamız ve futbol yazarları tarafından bu zamana kadar aslı astarı olmayan dünyaca haber işittik. Hangi yazar takımına iyi futbolcuyu layık gördüyse o her zaman en gözde yazar oldu.

Sporun felsefik düşüncelerini hiçe sayan, nasıl güzel top oynanır, futboldan nasıl zevk alınır, aslolan futbol yorumculuğu nedir diye sorup sorgulayan kuramlar ve öneriler getiren yazarlara bu devirde ne iş var ne de ekmek…

Gazetecilik öyle bir meslek ki onunla uzaktan yakından alakası olmayan kişilerin bile yapabildiği don lastiği gibi her tarafa çekilen bir meslek. Futbol yazarlığı da öyle. Kim aykırı şeyler yaparsa o zirvede…

Bugün Mehmet Demirkol ve onun gibi kaliteli futbol yazarlarının rating arenasında neden az göründüğünün sebebi de bu girift bilmecelerde yatıyor. Tabi ki işini hakkıyla yapan sadece sevgili Mehmet Demirkol değil. Ama sayacağımız isimler bir elin parmaklarını bile geçmez emin olun.

Bir yığın program var futbol tartışan. Amaçlarının sadece ama sadece rating olduğundan bahsetmeme bilmem gerek var mı? Mesela bir zamanların BBG evinin yaramaz çocuğu 05 Edi bile yanılmıyorsam futbol eleştirmenliği yapmıştı. O derece ratinglere mahkumduk biz. Amacımız futbolun sorunlarını çözmek değil ratinglere koşmaktı.

Eline her kalem alanın ben spor yazarıyım tribine girmesi ise bu işin ne kadar cıvıklaştığının da göstergesi bir bakıma. İşte o her işin uzmanıyım ne iş olsa yaparım adamcıkları yüzünden futbol yazarları hiçbir şekilde amatör kümelerin halini tartışamıyor varsa yoksa netice…

Biraz haticeye de söz vermek gerekir futbol yazarlığı yaparken…

Durumumuz bu kadar vahimken ülke futbolu nasıl kurtulur nasıl daha iyi hale gelir amatör kümelerin hali ne olur, ikinci lig üçüncü lig nereye gidiyor diye kendimize sorup bu sorulara cevap aramak yerine hepimiz bir şeylerin kalemşörlüğünü yapıp durduk..

İyi mi oldu, kötü mü oldu bilinmez ama kaybeden hep Türk futboluydu. Eğer milli takımın bu zamana kadar dişe dokunur bir başarısının olmamasının sebeplerinden belki de en büyüğü kendi aramızda oynadığımız Bizans oyunlarıdır.

Sevgili Mustafa denizli hocamız bu konuyu “içimizdeki İrlandalılar” sözüyle ima etti aslında.

Her kötü bite maçtan sonra taraftara yaranmak için kelle isteyen birer cellat oluverdi futbol yazarları. Kimileri bu şuursuzca davranışın içinde birer piyon oldular kimileri ise bu arenanın dışında kalıp Türk futbolunun gelişmesine katkıda bulundular.


Peki biz futbol yazarları olarak bunun neresindeyiz dersek buna ben şöyle cevap veririm.

Herkes yazdığına bakıp bu terazide kendine yer bulsun.

2 yorum:

  1. siz daha lise yıllarındayken radikalsporun avrupa futbolu köşesini yapan bir kadına sen yazar değilsin beni oku bir şeyler kap diyorsun yanlış okumadıysam. bir önceki cümlelerde ise okumakla olmaz öyle o iş diyosun. kafanız karışık galiba neyse...
    yazınızın son paragraflarından biri şöyle ''Peki biz futbol yazarları...'' ee kendinizi bu kadar kolay yazarlar sınıfına kattınız üstelik sizden kimsenin haberi yokken. hayal dünyasından uyanın dostum... gerçek şu: siz tek bir okuyucu maili üzerine one dergiden şutlandınız bu hanıma o kadar aleyhte geribildirim gelecek bakalım nolacak kovulur mu dersiniz? ve kendinize şunu sorun bir şekilde banu hanım blogunuzdan haberdar olsa sizi yenilsen de yensen de programına devaet etse koşa koşa gitmeyecek misiniz? hayır ben bu yazarcıklarla aynı ortamda bulunmam dersiniz değil mi? vahh benim futbol yazarım vah...

    YanıtlaSil
  2. one dergiye kadar benim bi sürü kariyerim var one dergi benim kariyerimin negatif yönüdür. eğer bilmiyorsanız nickle yazdıklarımı daha iyi arastırın. dergiden atıldığım yalanının gerçeğini dergi yönetimine sor bakalım aslı neymiş. bu kadar sallama. bu bir.

    ikincisi fransız dergilerinden okuyup kendi fikriymiş gibi gelip türk televizyonlarında söyleyen serra demirkol banu yelkovan yer yer burcu esmersoy gibi insanlar her ne kadar sevmesem de rıdvan dilmen'e dil uzatamazlar. kafadan gelip spor yorumculuğu yapılmamalı bu ülkede. sağdan soldan okuyup kendi fikriymişcesine söylemesi ne kadar gazetecilik etiğine uygun sormak lazım. programına davet etse ne koşarım ne de koşmam radyosporda kanal a'da programa nasıl çıktıysam öyle çıkar fikirlerimi söyler öyle gelirim geri.

    benim de yazılarını zaman zaman okudugum bi kadın banu. ancak türk futbolunun efsanelerinden olan birine laf atmak onu aşağılamak her ne olursa olsun yakışmadı terbiye sınırlarını aştı. gerçek futbol yazarı olmak ona buna sataşmak değil türk futbolunu nasıl ileri götürürüz onu konuşmaktır. sen türk futbolu üzerine yorum yaparken türk futbolunun mihenk taşlarından biriyle alay edemezsin.

    öyle iki üç sözlükçü ve blogcuyla önceden bilgi aktarımı yapılmıi konuları ekranda papağan gibi söylemek spor yazarlığı değildir bu böyle biline.

    YanıtlaSil